“Sevgi her şeyin üstesinden gelir” mottosuyla kendilerine emanet edilen minik kalpleri hayata hazırlayıp kazandıran gizli kahramanlar, SOS anneleri…
Sorumluluğu ve yükü çok olsa da “Sevmek yeter” diyen SOS anneleri, bir çocuğun kalbine dokunabilmenin hayattaki en büyük huzur olduğunu söylüyor.
Çeşitli nedenlerle aile bakımını kaybetmiş çocuklara aile tipi bakım ve aile bakımını kaybetme riski bulunan çocuklara destek veren SOS Çocukköyü Derneği, çocuklara sevgi dolu bir yuva, uygun bir eğitim ve sağlık hizmeti sağlıyor.
Aile tipi bakım programında çalışan SOS annelerinin yanı sıra, gönüllüler de, çocuklara destek verip koruyucu aile olabiliyor.
Çok zor ve meşakkatli görevi layıkıyla yerine getirebilmek için çocuklarına koşulsuz sevgi veren SOS annesi Saniye Hasanbulli ve onun evindeki bir kız çocuğuna 12 yıldır koruyucu annelik yapan SOS destekçisi Gönül Özkan, bir çocuğun kalbine dokunmak için dostluklarını, duygularını ve yaşadıklarını TAK muhabirine anlattı.
-Hasanbulli: “Sevgi her şeyin üstesinden gelir…Sevmek yeter”
SOS annesi Saniye Hasanbulli, SOS’te bakımını üstelendiği altı çocuk olduğunu söyleyerek, “Benim için çocuklarım değerli, her biri birbirinden değerli. Bunu onlara hissettirmek önemli.” dedi.
SOS anneliğini çok zor, büyük bir yük ve sorumluluk olarak tanımlayan Hasanbulli, “Gece uyuduğunuzda tedirginsiniz çünkü size emanet edilen çocuklar var. Karakterler bambaşka, hatta her birinin annesi babası da başka. Büyük bir yük. Ama sevgi her şeyin üstesinden gelir. Sevmek yeter.” şeklinde konuştu.
-Özkan: “Onu görür görmez gönlüm kızımdan yana oldu”
Hasanbulli’nin çocuklarından birine 12 yıldır koruyucu annelik yapan SOS destekçisi Gönül Özkan da, koruyucu annesi olduğu kız çocuğuyla arasında çok özel bir bağ olduğunu söyleyerek, “Onu görür görmez gönlüm kızımdan yana oldu. Çok küçüktü, daha bezden bile kesilmemişti. Aramızda değişik bir bağ oluştu. İlk zamanlar onu aldıktan sonra geri dönmek istemezdi, SOS’e gelip onu yatırıp öyle giderdim evime. Sonradan alıştık ikimiz de bu duruma.” dedi.
Koruyucu anneliğin gerçekten çok zor olduğunu, bazı insanların koruyucu aile olmaktan çekindiğini anlatan Özkan, “İnsanlar çocukları kendi evine sokmaktan çekiniyor ama bu çekinilecek bir şey değil. Çocuk sahibi olamayan veya çocuk sahibi olmak istemeyen birçok insan var. Onlar bu çocukların kalbine dokunabilir. Çünkü çocuklar zaten sürekli sizinle beraber değiller, bu işin yükünü çeken evin anneleri” diye konuştu.
Gönül Özkan, bir çocuğun gelişimine katkı koymak isteyenlerin yapması gerekeninin sadece koşulsuz sevgi sunarak, bunu gönülden istemesi olduğunu vurguladı.
-“2012’de başladı bizim hikayemiz”
“Koruyucu annesi olduğum kızımla 2012’de başladı bizim hikayemiz, Saniye hanım daha sonra 2014’te geldi. Farklı bir evdeydi kızım.” diyen Özkan, koruyucu anneliğini yaptığı kız çocuğunun şimdi 14 yaşında olduğunu ve yaklaşık 2.5 yaşında SOS’e geldiğini, ona 12 yıldır koruyucu annelik yaptığını anlattı.
Koruyucu anneliğini yaptığı kız çocuğu ile bağ kurabilmeleri ve bunu sürdürebilmelerinin Hasanbulli sayesinde olduğuna işaret eden Özkan, koruyucu anne olmaya nasıl karar verdiğini ve yaşadıklarını şöyle aktardı:
“SOS müdürü Ahmet Akarsu ve eşi benim çok samimi arkadaşımdı. Dolayısıyla SOS’le bir gönül bağım vardı. Onlardan esinlendim. İlk çocuğumu doğurduktan sonra çocuğuma bir arkadaş olsun diye düşündüm ve ne yapabileceğimizi araştırmaya başladım. Bana başka bir çocuğu da gösterdiler. Ama onu görür görmez gönlüm kendi kızımdan yana oldu. Çok küçüktü daha bezden de kesilmemişti. Aramızda değişik bir bağ oluştu. İlk zamanlar onu aldıktan sonra geri dönmek istemezdi, SOS’e gelip onu yatırıp öyle giderdim evime. Sonradan alıştık ikimiz de bu duruma.”
SOS’in hem koruyucu aileler hem de biyolojik aileler için prosedürleri bulunduğunu ve bunların çok net olduğunu ifade eden Özkan, “Hem koruyucu aile hem de biyolojik aile için aynı prosedürler uygulanır. Devlet korumasına giren çocuklarla ailelerin görüşülebilmesi için çok sistemli bir geçiş süreci var. Çocuğun gelişimi için burada uzman bir ekip çalışır. Çocuğun gelişimine katkı koymak isteyenlerin koşulsuz bakım sunabilmesi lazım.”
Koruyucu anneliğini yaptığı kızını ilk başta yatılı alamadıklarını söyleyen Özkan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önce saatlik alıp getirirdik. Bize alışsın diye. Saniye hanım evimize geldi ortamı gördü. Uygun görünce sonradan karar verildi yatılı kalabilmesine. Yatılı kaldığında biraz büyümüştü. Kızımın iki erkek kardeşi daha vardı ve ilk başta kardeşlerinden biri de bizimle gelmek istiyordu. Önce onu da aldık ama kendi kızımla üç çocuğa aynı anda bakmakta zorlandım.”
Koruyucu aile olmanın zorlu bir süreç olduğunu vurgulayan Özkan şunları kaydetti: “Çocuğun gelişimine katkı koymak isteyenlerin koşulsuz bakım ve sevgi sunabilmesi lazım.” dedi.
Psikologlarla devam etmenin her zaman iyi olduğunu ve kendilerinin de her zaman süreci böyle yürüttüklerini ifade eden Gönül Özkan, “O konuda SOS’in desteğini çok gördük. Saniye hanımla sürekli iletişimde olmak hep artı kazandırdı bize. Bu sadece bizim kendi gayretimiz değildi. Çocuğun kendi mayasında da var bu. Saygılı bir çocuk. Saniye hanım güzel yetiştirdi. Evin kurallarının olması bizim için artıdır.” şeklinde konuştu.
-“İkinci çocuğumu da doğurdum ama koruyucu annelikten hiç vazgeçmedim”
Koruyucu anneliğini yaptığı kızıyla aralarındaki bağın zamanla güçlendiğini anlatan Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlk zamanlarda bize anne baba diyordu ama kendi kızım kıskandı, size anne baba demesin benim kendi kardeşim olsun istiyorum dedi. Böyle olunca hiç düşünmememize rağmen ikinci çocuğumu da doğurdum. Ama koruyucu annelikten hiç vazgeçmedim. Zamanla kendi kızım da alıştı. Buranın sizden tek beklentisi maneviyat. Maddiyat değil, maddiyat için zaten burada ellerinden geleni yapıyorlar. Çok büyük bir manevi boşluk vardı. Biz de onu doldurduk.”
Beden eğitimi öğretmeni olduğunu söyleyen Özkan, koruyucu anneliğini yaptığı kızı ilkokul çağına geldiğinde kendisinin Yakın Doğu’da öğretmenlik yaptığını ve kızı için Suat Günsel’e mektup yazdığını anlattı.
-Suat Günsel’e mektup yazdım
Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Suat Günsel’e bir mektup yazdım. Ben şu kadar yıldır bu okulda öğretmenlik yapıyorum ve bu çocuğun da bu kadar yıldır koruyucu anneliğini yapıyorum. Onu kazanabilmemiz adına burs verirseniz sevinirim diye. Kabul oldu. Böylece kızımı yanıma aldım, yanıma almam çok iyi oldu ama özel okul olduğu için çok sorun yaşadık. Psikolojik olarak çok problemler yaşadık. Ama Saniye ablayla iletişimi hiç koparmadık. Sağ olsun psikiyatriste de götürdü, gerekli desteği aldı ve çok yardımcı oldu.”
Okulda çok zor bir süreç yaşadıklarını ardından ilkokul sonda koruyucu annesi olduğu kızını dershaneye yazdırdığını, akademiden arkadaşlarının dershane masraflarını üstelendiğini söyleyen Gönül Özkan, hem kendi kızının hem de koruyucu anneliğini yaptığı kızının TMK’yı kazandığını ve kendisinin de onlarla devlete geçtiğini ve devlette öğretmenlik yapmaya başladığını anlattı.
-Kendi çocuklarımdan ayıramam onu
Özkan şöyle devam etti:
“Şimdi gözümün önünde, onu her gün görüyorum. Böyle bir süreçten geçtik hiç bağımız kopmadan. Ama zor günler, sıkıntılar yaşadık. Bu bağlarımızı daha da güçlendirdi. Şu an ayıramam ben kendi çocuklarımdan onu. Bizim ailemizin gözbebeği koruyucu anneliğini üstelendiğim kızım. Ailemle bayram için plan yaparken ilk sordukları onun da gelip gelmeyeceği. Benim kendi kızım omurgayla ilgili ciddi bir sağlık sorunu yaşadı ve kimseye anlatamadığı sıkıntılarını onunla paylaştı. Bir nevi benim evimin çocuklarımın psikoloğu, ablası oldu. Kızlarım benimle paylaşmadığı birçok konuyu onunla paylaşıyorlar.”
SOS annesi Saniye Hasanbulli’nin evindeki çocukları çok iyi yetiştirdiğini, SOS’te bir sistem olduğunu ve onun çok güzel işlediğini ifade eden Özkan, SOS’te çocukların yatağını toplaması, düzenli olması, tabağını kaldırması gibi kuralların çok güzel uygulandığını aktardı.
Gönül Özkan, “Kendi evimde çocuklarıma yaptıramadıklarımı koruyucu anneliğini üstlendiğim kızım dizginliyor. Bir ara benim kızlarım ayarı kaçırmıştı. Ben de SOS’teki şartları düşünün empati kurun dedim. Koruyucu anneliğini üstlendiğim kızım benim kızlarıma bazen kızar, neden Gönül ablamı üzüyorsunuz diye. Sizi alıp SOS’e götüreceğim der. Şimdi alıştılar.”
Koruyucu anneliğini yaptığı kızının çok zor bağ kurabilen bir çocuk olduğunu, hemen bağ kuramadığını anlatan Özkan, kendisinden de etkilenerek, beden eğitimi öğretmeni olmak istediğini, spor yaptığını söyledi. Özkan: “Biz de okuması için onu yönlendirmeye çalışıyoruz, hedefimiz bu yönde.” dedi.
-“Onsuz olamıyoruz”
Özkan, koruyucu anneliğini yaptığı kızının 5 yaşlarındayken kendilerini istemediği bir dönem yaşadıklarını da ifade ederek, “O dönem geçtikten sonra yeniden gelmeye başladı bize. Bu arada biz çok eski psikologlarla da görüştük, hep iletişim içinde kalmaya çalıştık. Bu arada biyolojik annesini de tanıdık koruyucu anneliğini yaptığım kızımın. Benim kendi kızımın 4 yaş doğum gününde bir yanlış anlaşılma olmuş, kendi biyolojik annesi almış kızımı (koruyucu anneliğini yaptığım). Benim kızım da illa kardeşini ister diye tutturdu. Biz de aradık annesini bulduk, kızımı gidip aldık doğum gününe getirdik. Çocuklarımın doğum günü olduğunda, mezuniyet veya herhangi bir önemli günde onsuz olamıyoruz.”
Hafta sonu bir program yaptıklarında, bayramlarda, tatillerde koruyucu anneliğini yaptığı kızının da kendileriyle olduğunu, artık ondan ayrı bir program yapamadıklarını anlatan Özkan, aile büyüklerinin de onu benimsediğini kaydetti.
Bu bayramda da hep birlikte olacaklarını ifade eden Özkan, koruyucu anneliğini yaptığı kızını bayramda aldıklarında genelde aile ziyareti yaptıklarını veya hep birlikte kalacakları yer ayarladığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdiki kuşağı evde tutmak zor. Hemen telefon, sosyal medyaya sarılıyorlar. Genelde hep dışarı çıkarmaya çalışırım. Değişik aktiviteler yaparız. Anneme nene der. Aile büyükleriyle de görüşüyorlar. Biz çocukların isteklerine göre karar veririz genelde ne yapacağımıza.”
Yaşları büyüdüğü için üç kızıyla da artık anne kız değil, kız kardeş gibi olduklarını söyleyen Gönül Özkan, “Koruyucu anneliğini yaptığım kızım belki kendi anne babasıyla yaşıyor olsaydı bizimle yakaladığı mutluluğu yakalayamayacaktı. Tabi ki insan ister istemez isyan ediyor. Ama ben bunu her zaman söylüyorum ona.” dedi.
-“Bana hayatın vereceği başka bir huzur ve mutluluk yoktur”
Koruyucu anneliğin kendisini çok mutu ettiğini ifade eden Gönül Özkan duygularını şöyle aktardı:
“Bu dünyada nedir hedefin deseler, verebileceğim cevap bir çocuğun kalbine dokunabilmektir olacak. Elbette ki sağlık çok önemli ama bana hayatın vereceği başka bir huzur ve mutluluk yoktur. Koruyucu anneliğini yaptığım kızımın kalbine dokunduktan sona ben kendimi bambaşka hissettim. Kendimi ilerleyebilen biri olarak gördüm. Çok zoru başarabildiğimi gördüm. Ama şunu da söyleyebilirim ki koruyucu anneliğini yaptığım kızım, kendi kızlarımla uyumu sağlayamasalardı biz bu kadar ilerleyemezdik.”
-Hasanbulli
SOS annesi Saniye Hasanulli de, 2014 yılından bu yana SOS’te annelik yaptığını söyleyerek, “Benim için çocuklarım değerli, her biri birbirinden değerli. Bunu çocuklara hissettirmek çok önemli.” dedi.
SOS anneliğinin çok zor ve büyük bir yük olduğuna ama zorlukların sevgiyle aşılabildiğine işaret eden Hasanbulli, “Sevgi her şeyin üstesinden gelir. Sevmek yeter.” dedi.
Çocukları hayata hazırlamak için çok çaba gösterdiğini ifade eden Hasanbulli, çocuklara yaşına göre, kişisel gelişimine uygun sorumlulukları verebilmek için gayret gösterdiğini anlattı.
-“Çabamız çocukları hayata hazırlamak”
Hasanbulli şöyle devam etti:
“Çocukların yapabileceği sorumlulukları üstlenmesi için çaba gösteriyorum. Bu çok önemli, çocuklar öğrenmeye hazırlar zaten. Hayata hazırlıyoruz biz çocuklarımızı. Bu çocuklar buradan çıktıktan sonra gençlik evine gittikten sonradır asıl sıkıntı. Çocukların kendine yetmesi için yaşam düzeni önemli. Hiçbir şey bilmeden çocukları nasıl göndereceğiz gençlik evine. Bunları öğrenemezlerse sudan çıkmış balığa dönüyorlar. Çabamız çocukları hayata hazırlamak.”
Saniye Hasanbulli, Özkan’ın anneliğini yaptığı kızın iki erkek kardeşi daha olduğunu, onların daha büyük olduklarını anlatarak, “Onlara verdiklerimizi kullansalar çok iyidirler. Ama erkekler kurtaramadı kendini. Özellikle bir tanesi çok iyiydi, aynı evden çıktı. Koleji bitirdi, gitara giderdi çok zekiydi ama sonradan dizginleyemedik, kötü alışkanlıklara bulaştı.” dedi.
Kurumun belli prosedürleri olduğunu, çocukların biyolojik aileleri ve koruyucu aileleriyle bu prosedürlere göre görüşebildiklerini ifade eden Hasanbulli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuğun bir etkinliği özel bir durumu olmayacak. Evde aileyle de vakit geçirmek için zamanı olacak. Özel günler de buna göre düzenlenir. Tatiller ona göre düzenlenir. Ev içi düzen bozulmadan. Çocuğun evle bağı kopmadan yapılır bütün düzenlemeler. İki taraflı dengede tutulur. Bugün ben istiyorum alıp götüreceğim değildir. Bunun bir yasal prosedürü var. Sosyal Hizmetler uzmanımız ayarlar bunları. Yatılısını da alabilir. Yaz tatili de bu şekilde düzenlenir.”
Çocukları hayata hazırlarken belli sınırlar koymanın önemine de değinen Hasanbulli, “Biz burada belli sınırlar koyuyoruz. Telefon kullanımına, internet erişimine, telefonu, tableti kullanabileceği saate. Sorumluluklarını yerine getirdiğinde şu kadar daha fazla kullanabilirsin diyoruz mesela. Bu çocukları motive ediyor. Sınırlı olduğunda oraya erişmek için heyecan duyuyor. Motive oluyor.” dedi.
Saniye Hasanbulli, çocukların önüne her şeyi önüne sermemek gerektiğine inandığını ifade ederek, şöyle konuştu:
“Ama mahrum etmek anlamında değil. Hayallerinin değerini bilmesini sağlamak. Çocuklarımın hepsi çok düşüncelidirler. Özel günlerde birbirlerine, annelere teyzelere sürprizler yaparlar, resimler yaparlar, yazılar yazar hediyeler verirler.”
Kendi ailesi ve çocuklarla ilişkilerine de değinen Hasanbulli şunları kaydetti:
“Benim de bir çocuğum ve torunum var. Çocuklarımın hepsini götürüyorum, görüşüyorlar ailemle. Geçmiş yıllarda aile büyüklerimi ziyaret etmek için Karpaz’a giderdik hep birlikte. Orda yaşıtları vardı güzel vakit geçirirlerdi. Benim evimde birlikte kalırdık.”
Bir evde iki kişi çalıştıklarını anlatan Hasanbulli, bayram ve tatillerde onun için bölündüklerini ama bayramın birinci gününü çocuklarla hep birlikte geçirmeye karar verdiklerini, dışarda bir etkinlik yapacaklarını anlattı.